GÖZ TANSİYONU (GLOKOM) HASTALIĞI NEDİR

 

Glokom görme sinirine hasar vererek körlüğe neden olan bir hastalıktır. Bu hastalıktaki en büyük risk faktörü göz içi basıncının artışıdır.

 

Göz küresinin içinde göz içi sıvısı bulunmaktadır. Bu sıvı sürekli olarak yeniden üretilmekte ve aynı zamanda gözden dışarı emilmektedir. Bu sıvının gözden dışarı emiliminde bir sorun olduğunda göz içi basıncı artmaktadır. Sağlıklı bireylerde göz içi basıncı üst sınırı 20-22 mmHg seviyesindedir. Göz içi basıncı bu seviyenin üzerine çıktığında görme sinirinin damarları ve beslenmesi baskı altında kalmakta ve görme siniri hasar görmektedir.

 

Tüm glokom hastalıkları aynı değildir.

Çok farklı glokom hastalıkları mevcuttur. Glokom esas olarak üç ana grupta incelenir

 

1. Açık açılı glokom: bu tür glokom hastalığında göz içi sıvısının gözden emildiği açı açıktır.

 

2. Kapalı açılı glokom: bu tür glokom hastalığında göz içi sıvısının gözden emildiği açı gözün renkli kısmı (iris) tarafından kapatılmıştır

 

3. Konjenital glokom: bu tür glokom hastalığında doğuştan gelen bazı göz gelişim bozuklukları nedeni ile göz içi basıncı yükselmiştir.

 

Glokom için yapılan muayeneler diğer muayenelerden farklılıklar gösterebilir.

Göz hastalıkları muayenesi temelde aynıdır. Fakat muayenenin amacına göre farklı tetkik ve incelemeler yapılabilir. Glokom için yapılan muayene ve tetkikler, şaşılık için yapılan muayene ve tetkiklerden farklıdır. Bu nedenle her hangi bir nedenle muayene olmuş olmanız glokom hastalığınızın detaylı olarak değerlendirilmiş olduğu anlamına gelmez.

 

Glokom hastalığında hasar, görme sinirinde (optik sinirde) oluşmaktadır.

Muayenenin amacı da göz tansiyonunun ölçümünün yanında optik sinirdeki harabiyetin incelenmesidir. Bu amaçla göz tansiyonu ve görme keskinliğinin ölçümü, biyomikroskop ile gözün ön segmentinin muayenesi, kornea kalınlığı ölçümü ve göz dibi muayenesinin ardından optik sinirin yapısal ve fonksiyonel değerlendirmeleri yapılır. Bu değerlendirmeler için uygulanan testler arasında görme alanı muayenesi, optik sinir başı muayenesi ve retina sinir lifi kalınlığı muayenesi gibi farklı incelemeler bulunmaktadır.

 

 

Glokom hastalığı çoğunlukla sinsi seyreder.

Glokom olgularının çoğunda merkezi görmeden önce görme alanının dış bölgeleri zarar görür. Örneğin bir yola bakarken karşıdan gelen arabayı görebilirsiniz fakat yolun kenarındaki ağacı veya evi göremeyebilirsiniz. Bu durumda görme kaybının başladığını fark edemeyebilirsiniz. Bu nedenle hasta görme alanının büyük bir kısmını kaybedene kadar bunun farkına varmayabilir. Merkezi görme etkilendiğinde ise genellikle hastalık oldukça ileri bir evrededir. Ayrıca birçok glokom türünde görme kaybı dışında her hangi bir belirti ve rahatsızlık ortaya çıkmaz. Bu nedenlerle düzenli aralıklarla göz muayenesi olmanız glokom hastalığının önlenmesi ve tedavisi açısından en önemli unsurdur. Özellikle 40 yaşın üzerindeki bireyler ile ailesinde glokom hastalığı bulunanlar bu açıdan dikkatli davranmalıdır.

 

 

Göz tansiyonunun zararlı olduğu veya koruyucu olduğu net bir değer yoktur.

Toplumda ortalama göz içi basıncının üst sınırı 20-22 mmHg’dir bununla birlikte glokom hastalığı gelişimi açısından kesin bir göz tansiyon seviyesi mevcut değildir. 22 mmHg’nin üzerinde göz içi basıncı bulunan fakat glokom gelişmeyen olgularda oküler hipertansiyondan söz edilir. Göz tansiyonunuz ne kadar yüksek ise glokom gelişme ihtimali o kadar yüksek olur. Ayrıca göz tansiyonunuzun düşük olması da her zaman glokom gelişmeyeceği anlamına gelmez. Bazı hastalarda göz içi basıncının düşük kalmasına rağmen glokom gelişebilmekte ve ilerleyebilmektedir. Bu nedenlerle erken tanı, tedavi ve izlemin önemi göz tansiyonu seviyesinden daha önemlidir.

 

Glokom potansiyel olarak kör edebilen bir hastalıktır.

Göz içi basıncının başarılı bir şekilde düşürülmesi genellikle görme kaybını durdurmaktadır. Glokom hastalığında, etkin ilaç tedavisinin düzenli sürdürülmesi ve periyodik muayenelerinin aksatılmaması durumunda ise körlük gelişmesi beklenmemelidir. Bu nedenle körlük riskinin ortadan kaldırılması büyük oranda sizin tedavi ve takip uyumunuza bağlıdır.

 

Glokomun farklı tedavileri mevcuttur.

Glokom tedavisindeki en etkili yöntem göz tansiyonunun düşürülmesidir. Bu şekilde görme kaybının önüne geçilir. Göz tansiyonunu düşürmenin ise farklı yolları mevcuttur. Bunlar sırası ile damla tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavidir. Ayrıca göz tansiyonunuzun yükselmesine veya görme kaybının ilerlemesine neden olan diğer hastalıklarınızın da tedavisi gerekebilir.

 

Glokom tedavisi daha iyi görmenizi sağlamaz.

Glokom hastalığı gözün içindeki bir yangına benzetilebilir. Tedavinin amacı yangını söndürmektir. Fakat bu sağlandığında sadece henüz yanmamış olan dokuların kurtarabileceği unutulmamalıdır. Yani glokom tedavisi kaybedilmiş görmeyi geri kazandırmaz. Sadece hastalığın ilerlemesini durdurur. Bu nedenlerle tedavi ne kadar erken başlarsa o kadar faydalı olacaktır. Glokom tanısının erken teşhisindeki faydanın esas nedeni budur.

 

Glokom tanısı aldıysanız sürekli olarak kontrol altında olmanız gereklidir

Glokom hastalığının tanısının konulması ve hastalığın evresinin belirlenmesi aşamasında sık muayene olmanız gerekebilir. Ardından, genellikle ortalama 3–4 ay aralıklarla muayene olmanız gereklidir. Bazı olgularda kontrol aralıkları 1 yıla kadar çıkarılabilir. Bunun yanında hastalığın kontrol altına alınamadığı dönemlerde tekrar muayene sıklığı arttırılabilir. Bazen günlük veya haftalık kontrollere de gitmeniz gerekebilir. Muayene sıklığı her hasta için farklılık gösterir. Muayene esnasında bir sonraki kontrolünüzün tarihini mutlaka doktorunuza sorunuz.

 

Glokom hastalığı farklı aşamalarda olabilir.

Glokom hastalığı kabaca üç seviyede incelenir. İlk evrede (hafif glokom) optik sinir hasarı hafif seviyededir. Bu olgularda genellikle göz tansiyonunun 20 mmHg’nın altında tutulması yeterlidir. İkinci evrede ise (orta derecede glokom) optik sinir hasarı ve görme kaybı orta derecededir. Bu olgularda ise göz tansiyonunun 16 mmHg veya altında kalması gereklidir. İleri evrede (ileri glokom) ise optik sinir hasarı ile görme kaybı ileri derecededir. Bu olgularda ise optik sinirin harabiyeti çok hızlanmıştır ve göz içi basıncının 10-12 mmHg civarında veya altında tutulması gerekmektedir.

 

Göz tansiyonunuz kontrol altına alınmazsa glokom ilerler.

Göz tansiyonunun istenilen seviyede tutulması genellikle glokomun ilerlemesini durdurur. Bunun yanında, bazı hastalarda göz tansiyonunun istenilen seviyelerde kalmasına rağmen görme kaybı ve optik sinir harabiyeti ilerleyebilmektedir. Periyodik glokom muayenelerinin amacı da aslında daha önce de belirtildiği gibi bu ilerlemeyi tespit etmektir. Glokom muayeneleri esnasında yapılacak olan göz dibi muayenesi, görme alanı muayenesi, optik sinir başı muayenesi ve retina sinir lifi kalınlığı muayenesi gibi incelemeler neticesinde harabiyetin devam ettiği tespit edilir ise sizin için yeni bir göz tansiyonu seviyesi belirlenir ve ilaçlarınız yeniden düzenlenir.

 

Ameliyat gerekli olabilir.

İlaç tedavisi ile göz içi basıncının istenilen seviyeye indirilemediği olgular ile ilaç kullanım sırasında sorun yaşayan hastalar için farklı tedavi yöntemleri gerekli olabilir. Bu hastalara uygulanabilecek tedavi yöntemlerinden biri lazerdir.

 

Lazer tedavisi glokom hastalarında farklı sebeplerle ve farklı şekillerde uygulanabilir. Örneğin göz içi sıvısının gözden emilimini artırmak için lazer uygulanabilir. Farklı olarak gözün renkli tabakasının (irisin) göz içi sıvısının gözden emildiği açıyı kapattığı dar açılı olgularda irise delik açılması için lazer uygulanabilir. Diğer bir hasta grubunda ise göz bebeğinin şeklini değiştirmek için lazer uygulanabilir. Hangi aşamada hangi tedavinin gerekeceği, genellikle doktorunuzun muayenesi sonucu belirlenmektedir.

 

Lazer tedavisi dışında, glokom tedavisi için uygulanan farklı cerrahi yöntemler de mevcuttur. Glokom tedavisi için uygulanacak yöntemlerin başında trabekülektomi ameliyatı gelmektedir. Bu ameliyat ile göz içi sıvısının gözden emildiği açıda yeni bir pencere açılarak göz içi sıvısının gözden daha olay emilmesi sağlanmaktadır. Bu şekilde göz içi basıncı düşürülür. Diğer bir yöntem ise göz içi sıvısının bir tüp aracılığı ile gözden dışarı akışının sağlanmasıdır. Bu yöntemde göze, gözün içinden dışına sıvı akışı sağlayacak bir tüp takılır. Bu cerrahi ise genellikle daha önce ameliyat geçirmiş ve tedaviye dirençli olgular için kullanılır.

 

Tüm bu tekniklerin yanında glokom cerrahisi için uygulanabilecek farklı yöntemler de mevcuttur. Ameliyat kararının doktorunuzla birlikte tartışılarak alınması gerekir ve ameliyatın amacının göz içi basıncını istenilen seviyeye getirmek olduğu unutulmamalıdır. Ameliyattan sonra görmenizin artacağı gibi bir inanış içinde olmanız yanlıştır.

 

Eğer glokom hastalığı açısından risk grubunda iseniz (yani 40 yaşının üzerinde iseniz, glokoma neden olabilecek başka bir göz hastalığınız var ise veya glokom hastalığı bulunan bir yakınınız var ise) düzenli aralıklarla göz muayenesi olmanız gereklidir. Glokom hastalığı tanısı aldıysanız, doktorunuzun tavsiyelerine dikkatle uymalı ve ilaçlarınızı aksatmadan düzenli olarak kullanmalısınız. Unutmayın ki glokom ilaçları sadece düzenli kullanıldıklarında görmenizi koruyabilirler.

 

Prof. Dr. Ümit Beden

Göz Hastalıkları Uzmanı

www.umitbeden.com