Tiroid ile ilişkili göz hastalığı

Guatr hastalığında genellikle tiroid bezinde büyüme ile kandaki tiroid hormonlarında artış meydana gelir. Bazı guatr tipleri bağışıklık sistemindeki bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Bu tür hastalarda (en sık görüleni Graves hastalığıdır) tiroid bezi ile birlikte göz ve çevre dokular da etkilenebilir. Bu hastalarda tiroid bezinde aşırı çalışma nedeni ile kandaki tiroid hormon seviyesinde artış meydana gelmektedir. Göz çevresinde ise özellikle yağ dokusundaki artış ve göz dışı kaslarındaki irileşme nedeni ile gözler öne doğru çıkarak gözlerin olduğundan daha iri görünmesine neden olmaktadır.
Graves hastalarında görülen göz bulguları (Graves oftalmopati) hem kozmetik hem fonksiyonel sorunlar oluşturabilen ve hastanın yaşam kalitesini önemli oranda azaltabilen bir klinik tablodur. Bu tabloda bulgular genellikle altı ana başlık altında toplanmaktadır;
1. Göz kapağı tutulumu

Graves oftalmopatinin en sık görülen iki belirtisinden biri üst göz kapağının yukarı doğru çekilmesidir. Bunun farklı sebepleri olabilir. Öncelikle kandaki tiroid hormon seviyesindeki artışa bağlı olarak göz kapağını yukarı kaldıran adalenin aşırı çalışması bu belirtinin en önemli sebeplerindendir. Diğer bir sebep ise yine göz kapağını yukarı doğru kaldıran adalenin iltihabi hücreler tarafından istilasına bağlı olarak yapısının bozulmasıdır. Ayrıca Graves hastalarında görülebilen bazı şaşılık türleri ve orbita dekompresyon ameliyatları da üst göz kapağının yukarıya kalkmasına neden olabilir.
2. Gözlerin öne doğru çıkması (proptozis)

Graves hastalarında en sık ortaya çıkan ikinci göz belirtisi gözlerin öne doğru çıkmasıdır (proptozis). Göz küresinin içinde bulunduğu kemik boşluk göz çukurudur (orbita). Bu kemik çukurun hacmi sabittir ve genişleyemez. Graves oftalmopatide, bağışıklık sisteminden kaynaklanan reaksiyon nedeni ile göz küresi çevresinde ve arkasında bulunan yağ dokusu ile göz hareketlerini sağlayan göz dışı kaslarının hacminde artış meydana gelir. Bu hacim artışı nedeni ile göz çukuru içerisindeki hacim de artmış olur. Bu durumda kemik çukurun esneme-genişleme yeteneği olmadığı için göz küresi öne doğru itilmeye başlar. Bunun neticesinde, alt ve üst göz kapakları birbirinden uzaklaşır ve gözler olduğundan daha iri görünmeye başlar.
Proptozis kozmetik olarak rahatsızlık veren boyutlara ulaşırsa veya gözün saydam tabakasında (kornea) kuruma-tahriş meydana getiriyorsa cerrahi tedavi gerekir. Bu durumda kemik yapıdaki göz çukurunun (orbita) genişletilmesi için orbital dekompresyon cerrahisi uygulanır. Bu tür cerrahilerde kemik dokular alınır ve göz çevresindeki yumuşak dokuların sinüslere doğru fıtıklaşması sağlanır, yani orbital hacim genişletilir.
3. Yumuşak doku tutulumu

Göz çevresindeki yumuşak doku içerisinde oluşan reaksiyon-inflamasyon, çeşitli belirtilere neden olabilir. Bu belirtiler göz çevresinde ağrı, dolgunluk hissi, kapak torbalanmaları, ışıktan rahatsızlık, kızarıklık ve şişlik gibi yakınmalardır. Yumuşak doku tutulumu genellikle hastalığın aktif olduğu dönemde ortaya çıkar. Bu durum ortalama ilk altı ay içinde görülür. Bununla birlikte bu konuda kesin bir zaman sınırlaması yapmak doğru değildir. Kimi hastalarda bu süre beş yıla kadar uzayabilmektedir. Aktif yumuşak doku tutulumu aynı zamanda hastalığın halen ilerliyor olduğunun da bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu aşamada hastalar kortizon gibi bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardan fayda görebilirler. Aynı zamanda ışın tedavisi de (radyoterapi) bu aşamada kullanılabilmektedir. Aktif hastalık belirtisi ve yumuşak doku tutulum bulguları olmayan hastalar ise genellikle daha rahattırlar ve şaşılık veya kozmetik sorunlar dışında pek problem yaşamazlar.
4. Göz dışı adale tutulumu (Şaşılık)

Göz küresini hareket ettiren adaleler de Graves hastalığından etkilenirler. Bu adalelerin içerisinde ve çevresinde oluşan iltihabi reaksiyon, adalelerin genişlemesine ve hareketlerinin bozulmasına neden olur. Bu durumda hastalar çift görmeden ve şaşılıktan yakınırlar. Adalelerdeki genişleme aynı zamanda orbita içerisindeki hacim artışına da katkıda bulunarak proptozisin artmasına neden olur. Göz dışı adale tutulumu olan Graves hastaları hastalığın erken dönemlerinde özellikle sabahları daha belirgin olan çift görme şikayetinden yakınırlar. Gün içerisinde kısa aralıklarla ortaya çıkan ve kalıcı olmayan çift görme yakınmaları genellikle tedavi gerektirmez. Bunun yanında, çift görmenin devamlı olması durumunda hastanın günlük hayatı oldukça etkilenebilmektedir. Bu tür hastalar özel prizmatik gözlüklerden fayda görebilirler. .Hastalığın aktif dönemlerinde daha belirgin olan adale tutulumu zamanla kalıcı şaşılığa neden olabilir. Bu safhada şaşılık tedavisi için cerrahi tedavi gerekir.
5. Gözdeki saydam tabakanın (kornea) etkilenmesi

Gözün saydam tabakası (kornea) gözyaşı ve göz kapakları tarafından sürekli ıslatılarak korunan bir dokudur. Graves hastalarında propitozis ve göz kapaklarının aşırı açılması nedeni ile korneada kurumalar meydana gelir. Bu durum önemsiz miktarlarda olabileceği gibi hastaları oldukça rahatsız da edebilir. Kornea tabakasının his yoğunluğu oldukça fazladır ve bu dokudaki hasarlar hastalara çok fazla rahatsızlık verebilir. En önemli belirtiler ağrı ve ışıktan rahatsız olma hissidir. Kornea kuruması ileri safhalarda kalıcı görme kaybına sebep olabilecek kadar şiddetli olabilir. Bu nedenle proptozis ve göz kapaklarının aşırı açık olduğu Graves hastalarında suni gözyaşı damlaları ile korneanın sürekli ıslatılması gerekebilir. Bunun yeterli olmadığı durumlarda korneanın daha iyi korunup ıslatılması amacı ile cerrahi tedavi gerekli olabilir.


6. Görme sinirinin etkilenmesi (optik nöropati)

Optik sinir göz ile beyin arasındaki iletişimi sağlayan sinirdir. Bu sinir, göz küresinin arkasından çıkarak göz çukurunun içinden (orbita) geçer ve beyine gider. Özellikle göz dışı kaslarının belirgin olarak genişlediği Graves hastalarında optik sinir göz dışı kasları arasında sıkışabilir. Bu sıkışıklık nedeni ile optik sinirin kanlanması ve beslenmesi bozulabilir. Bu durum optik sinirde hasar gelişmesine neden olur. Erken dönemlerde bu hasar geri dönüşümlü iken zamanla kalıcı hasar meydana gelebilir. Bu hastalar görme kaybından şikayet ederler ve bu durum tiroid ile ilişkili göz hastalığının en acil durumlarından birisidir çünkü kalıcı görme kaybı ile sonuçlanabilir. Bu nedenle Graves hastalarının görme seviyeleri düzenli aralıklarla ölçülmelidir. Optik sinir hasarından şüphelenilen olgularda bilgisayarlı tomografi (CT) veya magnetik rezonans görüntüleme (MRG) filmleri çekilerek orbita boşluğu ve optik sinir değerlendirilmelidir.

 

 

TEDAVİ

1. Hormon seviyeleri

Tiroid ile ilişkili göz hastalığının tedavisi bir ekip işidir. Bu hastalar hem tiroid hormonlarının seviyesinin kontrol altına alınması ve diğer tiroid bezi ilgili gerekli olabilecek tedavilerin yapılabilmesi için bir endokrinoloji uzmanı tarafından takip edilmelidirler. Tiroid hormonlarının normal seviyede tutulması göz hastalığını da olumlu yönde etkileyecektir.

 

2. Diğer etkenler

Göz hastalığı gelişme ihtimali ve hastalığın şiddeti sigara kullanımı ile artmaktadır. Bu nedenle hastaların sigara kullanıyor ise bırakmaları gereklidir. Hastalar sigara içmese bile sigara içilen ortamda bulunmaları da kendileri için zararlıdır. Bu sebeple hastaların sigara dumanına hiç maruz kalmamaları yani pasif içici de olmamaları gereklidir.

Tiroid ile ilişkili göz hastalığının gelişiminde sigara kadar psikolojik faktörlerin de rolü vardır. Stres altında kalan Graves hastalarında göz hastalığı gelişme riski artmaktadır. Hastaların bu konuda da uyarılmaları gereklidir. Ayrıca Graves hastalığı daha önce de bahsedildiği gibi hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu sıkıntılara kozmetik nedenlerin eklenmesi ve tiroid hormonlarının kendi etkileri ile birlikte bu hastalar psikolojik olarak oldukça hassas hale gelebilmektedirler. Bu yüzden Graves hastalarının tedavi sürecinde psikiyatri uzmanının da bulunması faydalı olabilmektedir.
3. Göz bulguları

Tüm bu önlemlere rağmen göz tutulumu olan hastalarda göz bulgularına yönelik tedaviler gerekli olur. Graves oftalmopati olgularında öncelikle genel olarak alınacak önlemler vardır. Bunlar: Suni gözyaşı kullanarak korneanın korunması, güneşten rahatsızlık duyan olgularda güneş gözlüğü kullanılması ve göz çevresinde sıvı birikimini engellemek için uyku esnasında yatağın baş kısmının biraz yukarı kaldırılmasıdır. Bu önlemlerin yanında, her farklı göz belirti ve bulgusu için farklı tedavi seçenekleri mevcuttur.

a. Göz kapağı tutulumu

Göz kapağının yukarı çekilmesi hastalığın erken dönemlerinde geri dönüşümlü olabilir. Bu tür hastalar, erken dönemde (bu durum henüz geri dönüşümlü iken), bazı ilaçlarla veya botulinum (Botoks®) enjeksiyonu ile tedavi edilebilirler. Geç dönemlerde ise kapağın cerrahi olarak düzeltilmesi gerekebilmektedir.

b. Gözlerin öne doğru çıkması (proptozis)

Proptozis hastalığın aktif döneminin bitmesi ile bir miktar gerileyebilse de genellikle önemli oranda kalıcıdır. Proptozis kozmetik olarak rahatsızlık veren boyutlara ulaşırsa veya gözün saydam tabakasında (kornea) kuruma-tahriş meydana getirecek kadar belirgin ise cerrahi tedavi gerekli olur. Bu durumda kemik yapıdaki göz çukurunun (orbita) genişletilmesi için orbital dekompresyon cerrahisi uygulanır. Bu tür cerrahilerde kemik dokular alınır ve göz çevresindeki yumuşak dokuların sinüslere doğru fıtıklaşması sağlanır, yani orbital hacim genişletilir. Aynı işlem sırasında orbital yağ dokusundan da bir miktar çıkarılarak göz küresi arkasındaki hacim azaltılabilir.

c. Yumuşak doku tutulumu (ağrı, kızarıklık, dolgunluk, kapak torbalanmaları)

Tiroid ile ilişkili göz hastalığında hastalara günlük hayatta en çok rahatsızlık veren belirtiler göz çevresindeki yumuşak dokuların tutulumundan kaynaklanmaktadır. Bu belirtiler arasında yukarıda da belirtildiği gibi ağrı, ışıktan rahatsızlık, dolgunluk hissi, şişlik ve kızarıklık gibi bulgular sayılabilir. Hastalığın daha çok aktif döneminde görülen bu belirtiler için kortizon ve ışın tedavisi (radyoterapi) kullanılabilir. Bu tür tedavi yöntemlerinin önemli yan etkileri görülebildiği için tedavi esnasında hastaların dikkatli takibi gereklidir. Ayrıca yukarıda anlatılan genel önlemler de (suni gözyaşları, güneş gözlüğü gibi) yumuşak doku tutulum bulgularını azaltabilmektedir.

d. Göz dışı adale tutulumu (şaşılık)

Göz dışı adalelerin etkilenmesi ile önceleri geçici, sonra zamanla kalıcı hale gelen çift görme ve şaşılık ortaya çıkabilir. Bu hastalarda ilk aşamada özel prizmatik gözlükler denenebilir. Buna rağmen rahat edemeyen hastalara şaşılık cerrahisi uygulanabilir.

e. Gözdeki saydam tabakanın (kornea) etkilenmesi

Kapakların aşırı açılması ve gözün öne doğru çıkması ile ortaya çıkabilen kornea problemleri Graves hastalarını oldukça rahatsız edebilir. Erken dönemde korneanın kuruması ile gözlerde batışma hissi ve görmede bulanıklık başlar. Bu aşamada suni gözyaşı damlaları ve gerekirse göz kapama tedavisi faydalı olur. Kornea hasarının artması durumunda hastalar belirgin ağrıdan ve görme kaybından şikayetçi olurlar. Bu hastalarda ise yukarıdaki önerilere ek olarak kapakların dış taraftan cerrahi olarak bir miktar kapatılması (tarsorafi) faydalı olabilir. Korneanın ileri derecede zarar gördüğü bazı olgularda ise orbital dekompresyon cerrahisi gerekebilir.

f. Görme sinirinin etkilenmesi (optik nöropati)

Optik sinirin fonksiyonlarının bozulması tiroid ile ilişkili göz hastalığında acil tedavi gerektiren en önemli problemdir. Bu hastalara (gerekli görüntüleme ve diğer tetkiklerin ardından) yüksek doz kortizon tedavisi verilebilir. Ardından orbital dekompresyon cerrahisi uygulanır. Optik nöropatinin erken tespit edilmesi tedavi başarısını arttıracaktır. Bu nedenle Graves hastalarının görme seviyeleri düzenli aralıklarla takip edilmelidir.

 

Prof. Dr. Ümit Beden

Göz Hastalıkları Uzmanı

www.umitbeden.com